TKP’li mühendis, mimar, şehir plancılarının düzenlediği “Boyun Eğmeyen Mimar Mühendis Şehir Plancıları Buluşması” 31 Mayıs’ta Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi Piraye Kafe’de gerçekleştirildi.Etkinlikten hemen önce, Hopa’da emekli bir öğretmenin polis tarafından öldürülmesini protesto edenler Ankara’da da polisin saldırısına uğramışlardı.Etkinlikte öncelikle Hopa’da yaşananlara atıfta bulunarak uyguladığı şiddetle asıl AKP’nin eşkiyalık yaptığı; TKP’nin bu eşkiyalığa daha güçlü bir şekilde boyun eğmeme çağrısı yapması gerektiği ve son yaşananların da gösterdiği gibi seçimlere giren tek sosyalist parti olarak güçlü çıkması gerektiği ifade edildi.
2 Haziran 2011 Perşembe
Boyun Eğmeyen Mimar, Mühendis ve Şehir Plancıları Ankara'da buluştu
soL Haber Portalı Haberi
Etkinlik TKP’nin seçimlere yönelik hazırladığı “oy verme” çağrılı iki kısa filmin gösterimiyle başladı. Daha sonra Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri Redife KOLÇAK ile Mimar, Kent ve Çevrebilim Uzmanı Emel AKIN AKP’nin geçen hafta açıkladığı Ankara Projeleri ile ilgili görüşlerini paylaştılar.
Emel Akın (Mimar, Kent ve Çevrebilim Uzmanı): “Bu projeler kimin için yapılacak, halkın hangi gereksinimi için? Cevap yok. Çünkü sermaye için yapılacak bu projeler. Mekân biçimlenmesi dendiği zaman aklımıza ilk kapitalist sistemin üretim biçimleri geliyor, kâr geliyor. En yüksek kâr da mekân biçimlenmesinde var. Sermayenin kâra dayalı bu sürekliliğini ise devlet yasal çerçevelerle koruyor.Bu projelerle aslında söylenen “Biz daha fazla kâr istiyoruz. Kentleri daha fazla mahvedeceğiz.Aselsan’ın özelleştirilmesi öncesi yatırım sözleri ediliyor, bu zihniyet, özelleştirilmesi gündemde olmayan bir yer için yatırım sözü etmez.Güneykent’te kim oturacak? Kent hastanelerine uluslararası ölçekte hizmet verecek diyorlar. Arabistan’dan hastalar gelecek. Bir de doktorlarını getireceksiniz değil mi?Neden Selçuklu mimarisi? Hakim ideoloji kafasındaki kent düşünü mekâna yansıtırsa, halkı daha hızlı ve kolay kendi hegemonyası altına alabilir.Halkımız hayvanat bahçesine gidemeyecek, çünkü parasını ödeyemeyecek. Halkımız botanik bahçesine gidemeyecek, çünkü parasını ödeyemeyecek. Halkımız Güneykent’te oturamayacak, çünkü parasını ödeyemeyecek. Halkımıza bir faydası olmayacak bunların. Halkımıza bunlar sana ait değil demek lazım…”Emel Akın sözlerini, bu mücadelenin sınıfsal bir mesele olduğunu ve mücadelenin sadece kent çapında değil, sistem bazında yapılması gerektiğini düşündüğünü söyleyerek tamamladı.
Redife Kolçak (Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri): “Peyzaj Mimarları Odası ve bir Ankaralı olarak projeleri değerlendirdim. Solteknik’te görüşlerimizi paylaştık. Projelere dair 4 video izledik. Bu filmlerin satır aralarını okumaya çalıştık. Bir itiraf vardı aslında. Başbakan, belediye başkanına talimatları verirken, aslında 17 yıldır Ankara’nın kötü yönetildiğini itiraf etmiş oldu. “Ankara Büyükşehir Belediyesi sınıfta kalmıştır” denmiştir.Böylelikle AKP siyasetinin aktörleri tarafından 17 yıldır yönetilen Ankara’da AKP iktidarının da sınıfta kaldığı itiraf edilmiştir.Ankara’nın değerli alanlarından biri olan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) ile ilgili TMMOB’ye bağlı odaların karşı duruşu ile aşamadığı engeli AKP, projelerle aşmak istemektedir. Güneykent olarak gösterilen alanların şu anda mahkemelik olduğunu, hukuksuzlukların pençesinde olduğunu biliyoruz..” diyen Kolçak, bu anların bu ülkenin mimar, mühendis ve şehir plancıları için zor anlar olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle bitirdi:“TKP’nin milletvekili adaylarının bu kentin halkını net bir şekilde aydınlatacaklarını düşünüyoruz. AOÇ ile ilgili planların perde arkasını anlatacaklardır. Planlar idari mahkemelerce iptal ediliyor fakat AKP iktidarı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu kararların etrafından dolanıyor”
Kaya Güvenç (TKP Ankara Milletvekili Adayı): “Mühendislik-mimarlık ile proje kavramı hemen çakıştırılıyor. Benden önce söz alan Emel ve Redife arkadaşlarımızın sunumları ile toplumun çıkarlarını düşünen mühendis-mimarların kendilerine proje olarak sunulan planlara nasıl baktığını görmüş olduk.Deniyordu ki 50’lerde ve önceki dönemde mühendis-mimar proje yapar, parasını alır. Fakat daha sonra sosyalist sistemin de etkisiyle mühendis-mimarlar arasında “toplumun ihtiyaçları” ön plana çıkmaya başladı. 60’larda gördük bunları…1960-70’lerde mühendis-mimarlar konumlarının ayrıcalıklı olmadığını farkettiler. Sorunlarının emekçi halkın sorunları ile ortak olduğu sonucuna vardılar. Benden önceki iki sunum bu anlayışın örnekleridir. Maalesef hala ayrıcalıklıyız anlayışı sürmektedir. Büyük çoğunluğumuz maalesef konuya gelir kaynağı ve meslek ayrıcalığı olarak bakıyor.AKP’nin projeleri ile yabancı sermayeye çağrı yapılmıştır. Gelin benimle yakın ilişkiler kurun, seçimde de beni desteklemeyi ihmal etmeyin denmiştir.Marka pazarlamanın önemli bir aracıdır. Kentlerimizi, ülkemizi pazarlamak için AKP bir çağrı yapıyor. Yerli ve yabancı sermeyeye pazarlama olayı var. Bunu aslında iktidara geldiklerinden beri yapıyorlar ve bunda AKP için bir terslik yok.Kapitalizm sermaye birikimi yapmak zorundadır ve bunu yaparken iktidarlar sermaye tarafından baskı altına alınır. Toplumun ihtiyaçları ancak sosyalist sistemde ön planda olur. AKP projelerinin hangisi halk için bir ihtiyaçtır? En masum görünen projesi yüksek hızlı tren projesi. Harcanan rakamlar konusunda birşeyler söyleyeyim. Ankara-Eskişehir hattı için 800 milyon dolarlardan bahsediliyor. Bu paralarla Türkiye’yi bilim ve teknoloji devi yaparsınız.Yüksek hızlı tren yandaş sermayeye pay verme yatırımı olarak çıktı. Demiryollarının geri kalanı çöküyor ama bütün bunlar bir tarafa bırakılıyor.Neden bu konuları konuşmak için böyle bir toplantı yaptık? Çünkü biziz bu konuları deşifre edecek kişiler. Bunların içyüzünü topluma yansıtmamız gerekiyor.Mühendisler-mimarlar 1970’lerde iktidarın kendilerine yükledikleri görevlere boyun eğmediler. Bizim şimdi de bu tür projelere, sloganlara boyun eğmiyoruz dememiz lazım.Bugün bir eylem yaptık. Ölen arkadaşımıza, mücadele edenlere, boyun eğmeyenlere sahip çıkma eylemiydi. Değerlerimize sahip çıkmak için boyun eğmemenin yollarını arıyoruz…”
Etkinlik TKP’nin seçimlere yönelik hazırladığı “oy verme” çağrılı iki kısa filmin gösterimiyle başladı. Daha sonra Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri Redife KOLÇAK ile Mimar, Kent ve Çevrebilim Uzmanı Emel AKIN AKP’nin geçen hafta açıkladığı Ankara Projeleri ile ilgili görüşlerini paylaştılar.
Emel Akın (Mimar, Kent ve Çevrebilim Uzmanı): “Bu projeler kimin için yapılacak, halkın hangi gereksinimi için? Cevap yok. Çünkü sermaye için yapılacak bu projeler. Mekân biçimlenmesi dendiği zaman aklımıza ilk kapitalist sistemin üretim biçimleri geliyor, kâr geliyor. En yüksek kâr da mekân biçimlenmesinde var. Sermayenin kâra dayalı bu sürekliliğini ise devlet yasal çerçevelerle koruyor.Bu projelerle aslında söylenen “Biz daha fazla kâr istiyoruz. Kentleri daha fazla mahvedeceğiz.Aselsan’ın özelleştirilmesi öncesi yatırım sözleri ediliyor, bu zihniyet, özelleştirilmesi gündemde olmayan bir yer için yatırım sözü etmez.Güneykent’te kim oturacak? Kent hastanelerine uluslararası ölçekte hizmet verecek diyorlar. Arabistan’dan hastalar gelecek. Bir de doktorlarını getireceksiniz değil mi?Neden Selçuklu mimarisi? Hakim ideoloji kafasındaki kent düşünü mekâna yansıtırsa, halkı daha hızlı ve kolay kendi hegemonyası altına alabilir.Halkımız hayvanat bahçesine gidemeyecek, çünkü parasını ödeyemeyecek. Halkımız botanik bahçesine gidemeyecek, çünkü parasını ödeyemeyecek. Halkımız Güneykent’te oturamayacak, çünkü parasını ödeyemeyecek. Halkımıza bir faydası olmayacak bunların. Halkımıza bunlar sana ait değil demek lazım…”Emel Akın sözlerini, bu mücadelenin sınıfsal bir mesele olduğunu ve mücadelenin sadece kent çapında değil, sistem bazında yapılması gerektiğini düşündüğünü söyleyerek tamamladı.
Redife Kolçak (Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri): “Peyzaj Mimarları Odası ve bir Ankaralı olarak projeleri değerlendirdim. Solteknik’te görüşlerimizi paylaştık. Projelere dair 4 video izledik. Bu filmlerin satır aralarını okumaya çalıştık. Bir itiraf vardı aslında. Başbakan, belediye başkanına talimatları verirken, aslında 17 yıldır Ankara’nın kötü yönetildiğini itiraf etmiş oldu. “Ankara Büyükşehir Belediyesi sınıfta kalmıştır” denmiştir.Böylelikle AKP siyasetinin aktörleri tarafından 17 yıldır yönetilen Ankara’da AKP iktidarının da sınıfta kaldığı itiraf edilmiştir.Ankara’nın değerli alanlarından biri olan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) ile ilgili TMMOB’ye bağlı odaların karşı duruşu ile aşamadığı engeli AKP, projelerle aşmak istemektedir. Güneykent olarak gösterilen alanların şu anda mahkemelik olduğunu, hukuksuzlukların pençesinde olduğunu biliyoruz..” diyen Kolçak, bu anların bu ülkenin mimar, mühendis ve şehir plancıları için zor anlar olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle bitirdi:“TKP’nin milletvekili adaylarının bu kentin halkını net bir şekilde aydınlatacaklarını düşünüyoruz. AOÇ ile ilgili planların perde arkasını anlatacaklardır. Planlar idari mahkemelerce iptal ediliyor fakat AKP iktidarı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu kararların etrafından dolanıyor”
Kaya Güvenç (TKP Ankara Milletvekili Adayı): “Mühendislik-mimarlık ile proje kavramı hemen çakıştırılıyor. Benden önce söz alan Emel ve Redife arkadaşlarımızın sunumları ile toplumun çıkarlarını düşünen mühendis-mimarların kendilerine proje olarak sunulan planlara nasıl baktığını görmüş olduk.Deniyordu ki 50’lerde ve önceki dönemde mühendis-mimar proje yapar, parasını alır. Fakat daha sonra sosyalist sistemin de etkisiyle mühendis-mimarlar arasında “toplumun ihtiyaçları” ön plana çıkmaya başladı. 60’larda gördük bunları…1960-70’lerde mühendis-mimarlar konumlarının ayrıcalıklı olmadığını farkettiler. Sorunlarının emekçi halkın sorunları ile ortak olduğu sonucuna vardılar. Benden önceki iki sunum bu anlayışın örnekleridir. Maalesef hala ayrıcalıklıyız anlayışı sürmektedir. Büyük çoğunluğumuz maalesef konuya gelir kaynağı ve meslek ayrıcalığı olarak bakıyor.AKP’nin projeleri ile yabancı sermayeye çağrı yapılmıştır. Gelin benimle yakın ilişkiler kurun, seçimde de beni desteklemeyi ihmal etmeyin denmiştir.Marka pazarlamanın önemli bir aracıdır. Kentlerimizi, ülkemizi pazarlamak için AKP bir çağrı yapıyor. Yerli ve yabancı sermeyeye pazarlama olayı var. Bunu aslında iktidara geldiklerinden beri yapıyorlar ve bunda AKP için bir terslik yok.Kapitalizm sermaye birikimi yapmak zorundadır ve bunu yaparken iktidarlar sermaye tarafından baskı altına alınır. Toplumun ihtiyaçları ancak sosyalist sistemde ön planda olur. AKP projelerinin hangisi halk için bir ihtiyaçtır? En masum görünen projesi yüksek hızlı tren projesi. Harcanan rakamlar konusunda birşeyler söyleyeyim. Ankara-Eskişehir hattı için 800 milyon dolarlardan bahsediliyor. Bu paralarla Türkiye’yi bilim ve teknoloji devi yaparsınız.Yüksek hızlı tren yandaş sermayeye pay verme yatırımı olarak çıktı. Demiryollarının geri kalanı çöküyor ama bütün bunlar bir tarafa bırakılıyor.Neden bu konuları konuşmak için böyle bir toplantı yaptık? Çünkü biziz bu konuları deşifre edecek kişiler. Bunların içyüzünü topluma yansıtmamız gerekiyor.Mühendisler-mimarlar 1970’lerde iktidarın kendilerine yükledikleri görevlere boyun eğmediler. Bizim şimdi de bu tür projelere, sloganlara boyun eğmiyoruz dememiz lazım.Bugün bir eylem yaptık. Ölen arkadaşımıza, mücadele edenlere, boyun eğmeyenlere sahip çıkma eylemiydi. Değerlerimize sahip çıkmak için boyun eğmemenin yollarını arıyoruz…”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder