21 Haziran 2011 Salı

TMMOB’DEN AÇIKLAMA

TMMOB’DEN AÇIKLAMA

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, “Genel Seçimlerin sonuçları ile 8 Haziran 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan başta Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve diğer Kanun Hükmünde Kararnamelerle ile ilgili olarak” TMMOB Örgütlülüğüne yönelik bir mesaj* yayımladı.

Açıklamada 15 Haziran 2011 tarihinde TMMOB Yönetim Kurulu ile Oda Yönetim Kurulu Başkanları arasında gerçekleştirilen toplantıda yapılan değerlendirmeler ve tespitlere yer verildi.

“TMMOB‘nin yapacakları, geçmişimizin teminatı altındadır.”

Genel seçim sonuçları üzerine yapılan değerlendirmede, genel seçimlere giden Türkiye‘de tüm odaların katkı ve önerileri ile "TMMOB Seçim Bildirgesi"nin Mayıs ayı başında kamuoyu ile paylaşıldığı; 15 Mayıs 2011‘de de Ankara‘da "Haklarımız, Geleceğimiz, Halkımız ve Ülkemiz için" sloganıyla düzenlenen TMMOB Mitingi’nde seçim bildirgesinin okunarak, kimlere oy verilmeyeceğinin alanda oylandığı; ayrıca kamuoyuyla paylaşılan “Mesleğimiz, Meslek Alanlarımız, Haklarımız Üzerine AKP İktidarının Tahribatı" kitabı ile birlikte seçim sürecinde TMMOB ve bağlı odaların “demokratik kitle örgütü” sorumluluğunu yerine getirdiği vurgulandı.

“Parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen sonlandırılmıştır.”
TBMM’nin 6 Nisan 2011 tarihli oturumunda,  "Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu"nun kabul edilmesi ile Hükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi verilmesine atıfla, AKP’nin, Meclis‘in olağanüstü yetki devrini de aşarak ve Anayasa’ya aykırı olarak bakanlıkların teşkilatlanması ile meslek alanlarına ve meslek odalarına ilişkin düzenlemelere hemen koyulduğu; Anayasa ve Yetki Yasası‘na aykırılık taşıyan bu düzenlemelerin Meclis‘te uzlaşma ve tartışma ortamından kaçırılarak başka bir görünüm altında KHK‘lerin konusu edidiği, torba yasası usulünün dahi külfet olarak görülerek parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen sonlandırıldığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca, Kanun-i Esasi dahi kanun kuvvetinde kararnameyi, devleti bir tehlikeden veya genel güvenliğin bozulmasından korumak için bir zorunluluk belirdiği durumlara hasretmiş iken, Parlamento görevde iken ve dahası seçim öncesi bu operasyonun yapılmasının manidarlığına dikkat çekilmiştir. Ortada zorunlu ve ivedi bir durum yokken, Parlamento ve sosyal taraflar dışlanarak kararname ile bakanlık ve kurumların tasfiyesinin demokratik usul ve yöntemlerle bağdaşmadığı vurgulanarak; askeri darbeleri eleştirerek, "ileri demokrasiyi" savunan bir iktidarın, 12 Mart Darbesi ve 12 Eylül hukukunun ürünü olan Kanun Hükmünde Kararname yetkisini kullanmasının demokratik yol ve yöntemlerle örtüşmediği, ayrıca, parlamento çoğunluğu elinde iken olağanüstü yollara başvurulmasının, tartışmaya dahi tahammülsüzlüğün bir göstergesi olduğu ifade edildi.
Açıklamanın bir bölümü aşağıda verilmektedir.
“Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı İçinde Bir Düzenleme ile Mühendislik, Mimarlık, Şehir Plancılığı Mesleği ve Örgütümüz Teslim Alınmak İstenmektedir.”… “Öyle görünüyor ki ülkenin yargısını, eğitimini, tüm kurumlarını "düzene sokan" AKP zihniyetinin "ustalık dönemi"ndeki hedefleri arasında TMMOB‘yi de "düzenlemek" var.”

636 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı lağvedilerek bu iki Bakanlık "Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı" adı altında birleştirilmiştir.
Meslek alanlarımıza ve mesleğimize dair örgütümüzü en çok ilgilendiren bu Bakanlığın görev tanımı kapsamında bünyesine katılan kurumsal yapılanma değerlendirildiğinde:
İzlenen parçacı, rant temelli politikalar nedeniyle çevre tahribatında en fazla paya sahip  "imar, yapılaşma" ile doğa koruma, ormanlar ve su yönetimi aynı çatı altında toplanarak
kurumsal kontrolün yok edilmesinin; Su, orman, mera, yaylak, kışlak, tarım alanları gibi doğal kaynaklar ve çevre ile ilgili tüm yasal düzenlemelerin etkisiz hale getirilmesinin; Kıyılarda, yaylaklarda, meralarda, akarsularda, ormanlarda yapılacak; HES, termik santraller, nükleer santraller, madencilik faaliyetlerinin; kentsel dönüşüm, Galataport gibi projelerin hayata geçirilmesinin, Doğal, kültürel ve tarihi mirasın engel olmaktan çıkarılmasının önü açılacağı; Bakanlığın, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile enerji ve telekomünikasyon tesislerine ilişkin olarak üst ölçekli plan yapmaktan parselasyon planını yapma, ruhsat aşamasına kadar tüm süreçte yetkili kılınması, yerel idareler üzerindeki vesayetin arttırılması, merkezi idarenin keyfiyet alanının genişletilmesinin önündeki engellerin kaldırılacağı açıkça görülmektedir.
Son iki yıldır, Devlet Denetleme Kurulu incelemeleriyle, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nın Birliğimiz üzerinde vesayet denetimini uygulama çalışmalarıyla kendini gösteren "TMMOB‘nin yeniden şekillendirilmesi ve meslek odalarının düzene sokulması projesi"ndeki son nokta Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde "Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü" nün kurulması ve bu genel müdürlüğe verilen görevler olmuştur.

Anayasa‘nın 135. maddesi yürürlükte iken, 6235 sayılı TMMOB Yasası halen geçerlikteyken; TMMOB ve bağlı odaların asli görevlerinin Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı‘na devrinde bir sakınca görülmemiştir. TMMOB ve bağlı odaların hak, yetki ve görevleri, Anayasa ve TMMOB Yasası‘na rağmen özünde düzenleyici işlem olan kararname ile Bakanlık bünyesindeki Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘ne devredilmiş durumdadır. Bu devir işlemi, açıkça Anayasa‘ya ve Yetki Yasası‘na aykırı olup, demokratik işleyişin tüm usul ve yöntemleri ile de bağdaşmamaktadır. 
Şimdi bu projelerin sahipleri, bu projenin Bakanlığını, Genel Müdürlüğünü oluşturanlar ve buralara atanacaklar iyice anlasın:
Bilim ve tekniğin gelişimi, mühendis, mimar, şehir plancıların yeterliliği ve bunların meslek odalarının kuralları bir bakanlığın bürokrasisi içinde yer alan bir genel müdürlüğe teslim edilemez. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının ürettiği düşünce ve emekleri Dünya Ticaret Örgütü‘nün taşeronlarına teslim edilemeyecek kadar kıymetlidir, kutsaldır. Bu ülkenin kalkınmasında ve refahında mutlaka ve mutlaka mühendis, mimar ve şehir plancılarının emekleri hak ettiği yeri alacaktır. Bilim ve onun ürettiği hizmet, yönetenlerin iki dudağı arasında yürürlüğe koyacakları normlarla hayatta karşılığını bulamaz, bilim ve akıl bütün idari metinleri, kararları aşar gider. Aklın ve bilimin ışığına inanmış ve bu ülkenin emekten ve halktan yana olan mühendis, mimar, şehir plancıları ve onların örgütlülüğü hiçbir düzenleyici işlemle ıslah edilemez. Bilimin kendisi devrimcidir. Kendi statükosunu yaratanlar, kendi statükolarında yok olmaya mahkûmdurlar, bunu biz değil tarihi yazanlar söylemektedir.
Emperyalizme bağımlılık temelinde vahşi kapitalizmin hizmetinde olanlar, sosyal devleti tamamen yok eden, tüm değerleri yok sayarak her şeyi rant üzerinden kurgulayanlar, bilmelidir ki;
Örgütümüzün yetkilerini kısıtlamaya, meslek alanlarımızı yeniden yapılandırmaya yönelik düzenlemeleri hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz
“Bu Süreçte Örgütümüzü Önemli Görevler Beklemektedir:”
TMMOB bu ülkenin bir nefes alma-verme alanıdır. Bu ülkenin, bu ülke halkının, bizim, hepimizin önemli bir mevzisidir. Bu ülkenin ve bu ülke halkının TMMOB‘ye ihtiyacı vardır. Bu herkes tarafından böyle bilinmelidir.
TMMOB, kurumsal kimliğine, mühendislere, mimarlara, şehir plancılarına yönelik her türden baskıya karşı duracak, Türkiye‘nin demokrasi mücadelesi içerisinde demokrasi güçleri ile, emek ve meslek örgütleri ile birlikte yürümeye devam edecektir.
Genel Kurulumuzun sonunda "TMMOB çalışmalarını bu dönem üç kelime ifade edecektir" demiştik: Mücadele, mücadele, mücadele.
Biz iyi biliyoruz: Güç görevler, güçlü örgütlenmeler ile yerine getirilir.
Haydi, TMMOB örgütlülüğünü güçlendirmek için görev başına.
Hepimize kolay gelsin.
*Açıklamanın tam metnine http://www.tmmob.org.tr/ adresinden ulaşılabilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder